ÖNSÖZ

1949 yılında başladığım bu çalışmada, nenem, annem, halam, diğer yakın akrabalarım ve mübadil komşularımdan duyduğum ve konuştuğum Kayalar yöresine ait kelimeleri, deyimleri, hikayeleri, yemek çeşitlerini derledim. Balkanlarda konuşulan Türkçeyi imkanlarım ölçüsünde taradığımda; kullandığımız kelimelerin yaklaşık yarısının ve "Cadı Hikayesi" gibi bazı unsurların Gagavuzlarla benzeştiğini gördüm. Balkanlara Türk göçleri eski dönemlerde başlar. Türkler Osmanlıdan önce Hazar, Kırım, Tuna üzerinden gelip yerleşmişlerdir. Balkan Türkçesi bu karışımlardan doğar.

Mustafa Nihat ÖZON, Osmanlıca-Türkçe Sözlüğünün ön sözünde “Geçmişi ile bir bağ
kurmak dileği sözde kaldıkça, Eflatuni bir aşk olmaktan ileri geçemez. Onları okumak, okurken anlamak gerekir. Kuru kuruya mazi olmaz. Ne olduğunu anlamakla olur. Maziye anlamak hevesine düşenlerin uğrayacakları zorlukları birazcık olsun azaltmak istemiştim” diyordu. Bu çalışmayı geçmişimizle kurulacak bağlarımıza bir katkı olması için gerçekleştirdim.

Mübadil büyüklerim, Rumeli’de doğup bu lehçeyi konuşarak yaşamışlar ve bütün özellikleri ile mübadele sonrası Anadolu’ya taşımışlardır. Bu konuda bildiğim her şeyin kaynağı onlardır. Bu çalışmada onlardan öğrendiklerimi değiştirmeden aktarmaya çalıştım. Bu nedenle bu çalışmayı onlara ithaf ediyor, ruhları şad olsun diyorum.

                                                     Halim ERMAN