A a | Hayır |
A’ha | Evet, öyle |
Aa | Ağa |
Aaboba | Akbaba |
Aaç | Ağaç |
Aaç | Aç |
Aaçlanmak | Fidan dikim eylemi |
Aaçlık | Ağaçlık |
Aadırmak | Merkebin yükünün dengesinin bozulması |
Aafat | Afet |
Aaferim | Aferin |
Aalaçko | Çok ağlayan küçük çocuk |
Aalaksız | Ahlaksız kişi |
Aalama | Ağlama |
Aalamsama | Ağlamaklı olmak |
Aalamsık | Gözü yaşlı |
Aalanma | Dert yanma |
Aalaşıklı | Hüzünlü, ağlamaya hazır |
Aalaşma | Sesli ağlamak, ağlaşmak |
Aalayıcı | Cenazeye ücretli olarak ağıt yakan, ağlayan kişi |
Aaldadan | Aldatıcı, güvenilmez kişi |
Aalem | El alem, çevredeki insanlar |
Aalık | Ağalık, arazi ve mülk zenginliği |
Aamaklanma | Aptallaşmak |
Aamaklık | Aptallık |
Aanama | Merkebin kendiliğinden yerde yuvarlanması |
Aanırma | Merkebin anırması |
Aar | Ağır |
Aaranma | Aranmak |
Aard | Art, sırt, arka, peş |
Aardınca | Arkasınca, peşince, arkası sıra |
Aaret | Ahret, manevi dünya, cennet cehennem |
Aaretlik | Sağlıkta ve ölümde islami anlayış kardeşliği |
Aarı | Ağrı, acı |
Aarık kafalı | Ağarmış saçlı, yaşlı |
Aarıtmak | Ağrıtmak, acıtmak, rahatsız etmek |
Aarlık | Ağırlık, ağırlık veren nesne, yavaşlık |
Aarlık | Çeyiz, gelin eşyası, başlık parası |
Aarma | Ağrımak, acımak |
Aasılık | Asilik etmek, söz dinlememek |
Aat | Yemin |
Aatçı | Ücretle ölü için ağıt söyleyen kişi |
Aatlı | Yeminli |
Aaz | Ağız, hayvanın doğumdan sonraki ilk sütü |
Aazlı | Çok konuşan, geveze, laf bilen, konuşkan |
Aazsız | Sessiz, az konuşan kişi |
Abdez | Abdest |
Abdezli | Abdestli insan, islami kuralları iyi uygulayan kimse |
Abdezsiz | Dini vecibeleri yerine getirmeyen kimse |
Abe | Erkeğe “A beyim!” hitabının kısaltılmış şekli |
Aber | Haber |
Aberci | Haberci, postacı, ulak, laf taşıyan kimse |
Aberli | Önemli olayı önceden bilen kimse |
Abersiz | Haber vermeden gelen kimse, umursamayan, duyarsız kişi |
Ablak | Yuvarlak ve beyaz çehre |
Aburcubur | Karmakarışık |
Aca | Amca |
Acamı | Acemi |
Acap | Acaba |
Acı | Hacı |
Acı aber | Kötü haber |
Acıca | Biraz acı |
Acıma | Merhamet etme |
Acınma | Birisine dert yanma |
Acıyan | Merhametli |
Acıykan | Acıkan |
Açan | Haçan, henüz daha, mademki |
Açıklık | Kırlık yerler |
Açvermek | Açmak, açıvermek |
Adam | Koca, kişi, evin erkeği |
Adama | Kutsal bir varlığı bağış yapma dileği |
Adamca | Mertçe, erkekçe, insanca |
Adamnıklı | İnsana yakışırcasına, saygılı |
Adamnıksız | Saygısız, görgüsüz |
Adamsızlık | Kocası vefat etmişlik, veya himayesizlik |
Adaş | İsimleri aynı olan arkadaş |
Adca | İsmiyle hitap edilerek, arkasını takip ederek, ardınca |
Adça | Adını kullanarak hitap etmek |
Adetçesine | Geleneğe uygun olarak |
Adım | Hadım, erkekliğini kaybetmiş |
Adımnama | Yavaş yavaş yürüyerek |
Adınca | İsmiyle hitap edilerek |
Aferim | Aferin |
Afgirmek | Köpeğin havlayarak saldırması |
Afta | Hafta |
Aga | Ağabey |
Ahaa | Evet öyle |
Ajaba | Acaba |
Akça | Bembeyaz, pak, temiz, nurlu |
Akıl | Us, akıl, edep, terbiye |
Akıllanma | Uslanma, terbiye görme |
Akikat | Hakikat |
Akmaa | Akmaya |
Aksız | Haksız |
Aksızlık | Haksızlık, adaletsizlik |
Akşamlama | Misafirin akşam yemeğine kalması |
Akşamleyin | Akşam vakti |
Akşufa | Gelin yüz makyajında kullanılan civa katkılı malzeme |
Ala | Hala |
Alabiddiine | Alabildiğine |
Alacalanma | Bir cilt hastalığı |
Alatlama | Acele etme |
Alaza | Saman alevi |
Alazlanma | Samanın tutuşması |
Alçacık | Çok alçak seviyeli yer |
Alçaklanma | Alçak gönüllü davranma |
Alentrik | Elektrik |
Algun | Geniş lağım gideri |
Algun | Lağım |
Alık | Aptal, salak, budala |
Alıklaşma | Şaşkın ve kararsız kalma, aptallaşma |
Alınma | Başkasının tavır veya sözünden olumsuz etkilenme |
Alk | Halk |
Alka | Halka |
Alla | Allah |
Allaç | Hallaç |
Allasız | Allahsız, kâfir |
Alma | Elma |
Almalık | Elma bahçelerinin bulunduğu arazi |
Alt | Halt, herze |
Altınkı | Alt taraftaki |
Alva | Helva |
Alvermek | Alıp getirmek |
Amanet | Emanet |
Amır | Hamur |
Amm | Ham, olmamış |
Amuca | Amca |
Amur | Hamur |
Amurlama | Hamur ile sıvama veya yapıştırma |
Amurlu | Hamur bulaşmış, hamurdan yapılmış |
Amut | Hamut, koşum beygirinin omuzluğu |
Anaç | İri ve gösterişli dişi |
Anadol | Anadolu toprakları |
Anadut | Ot veya buğday sapı yüklemeye yarayan yaba benzeri alet |
Anaklamak | Tereddüt etmek, işe başlamada kararsızlık |
Analık | Üvey anne |
Anatar | Anahtar |
Anca | Ancak |
Anden | Aniden, ansızın, birdenbire |
Andırma | Hatırlatma, benzetme |
Angı | Hangi, hangisi |
Angınkı | Hangisi |
Anıklamak | Tereddüt etmek, işe başlamada kararsızlık |
Anılma | Yadedilme, adı geçme, mezkur olma |
Anıminge | Hanım yenge, yenge |
Anız | Biçilmiş ekinden tarlada arta kalan |
Ani | Hani |
Anidence | Nerede ise, o andaki |
Aniki | Neredeyse, hemen başlar başlamaz, o an |
Annadıcı | Sohbet seven, konuşkan |
Annamasız | Anlayışı kıt, aptal |
Ansırık | Aksırık |
Anteri | Entari |
Ap | Hap |
Apanene | Çocuk dilinde anneanne |
Apansız | Birdenbire |
Apışık | Bacakları ayrık yürüyen |
Appacık | Tertemiz (Çocuk dilinde) |
Aptesane | Helâ, tuvalet |
Ar | Namus |
Ara | Mesafe, yer, çatlak, yan sokak, fasıla |
Aralanma | Aralanmak, yarım açılmak |
Arcama | Harcama, masraf |
Ardça | Arkasını takip ederek, ardı sıra |
Armanyeri | Harman yeri |
Armıt | Armut |
Arnavutka | Armavut kadını |
Arşak | Yün eğirme aletinin ucundaki topuz |
Arşınlama | Sürekli yürüme, gezme |
Artıkın | Artık, bundan böyle |
Aset | Haset |
Asetlik | Hasetlik |
Asır | Hasır |
Asretlik | Hasretlik |
Assılık | Asilik, söz dinlememek, itaatsizlik |
Astalık | Hastalık |
Aşaa | Aşağı, adi, basit, bayağı insan |
Aşaadakı | Aşağıdaki |
Aşaalanma | Küçük düşürülme, kınannma, hor görülme |
Aşaalık | Aşağılık, kabalık, adilik |
Aşlak | Haşlanmış |
Aşrı | Aşırı, uzak, haddini aşmış |
Aşrılık | Haddini aşmışlık |
Aşşaakı | Aşağıdaki |
At | Ad, isim |
Atır | Hatır |
Atırlı | Hatırlı |
Atlaz | Atlas kumaş |
Atlı | Sipahi, süvari |
Aul | Avlu, bahçe |
Ava | Hava |
Avaadiz | Havadis, haber |
Avalanma | Yaranın azması |
Avanak | Aptal |
Avançika | Ceviz iriliğinde yabani ekşi elma |
Avas | Heves |
Avlu | Havlu |
Avuç | Ağaç |
Avul | Ağıl |
Avur | Ahır |
Ayakça | Yürüyerek |
Ayakkap | Ayakkabı |
Ayaklanma | Bebeğin yürümeye başlaması |
Ayalıı | Hilkat garibesi, anormal doğmuş |
Aydama | Sürüp götürme |
Ayden | Haydi, haydi bakalım! |
Aydeyin | Haydi, haydi hep beraber |
Aydin | Haydi, haydi hep beraber |
Ayırlı | Hayırlı |
Ayıtlama | Ayıklama |
Aykırılama | Karşı gelmek , itaat etmemek |
Aykırılıına | Ters yönde veya çaprazlama |
Aykırmak | Yüksek sesle çağırmak, türkü söylemek |
Aylaz | Haylaz, tembel, işe yaramaz |
Ayle | Aile |
Ayleme | Ağlama |
Aymana | Aymane, çadırlı çingene topluluğu |
Ayn de | Haydi |
Aynacı | Şirret, dolandırıcı, hilekar kişi |
Ayran | Hayran |
Ayrola | Hayırola |
Ayta | Hayta, serseri |
Ayvan | Hayvan |
Azap | Çiftlikte çalışan devamlı hizmetkar |
Azarlama | Tersleme, çıkışma |
Azdırmak | Yarayı iyileşmez hale getirmek |
Azetmek | Hazetmek, beğenmek |
Azgınnık | Azgınlık, serkeşlik, serserilik |
Azır | Hazır |
Azlık | Az sayıda kişi |
Azmak | Bataklık |
B
Baa | Bağ |
Baacı | Bağcı |
Baalatmak | Birisine kötülük olsun diye büyü ile engellemek |
Baalı | Büyülenmiş, zifaf gecesi başarısız olan erkek |
Baar | Bağır |
Baare | Bari, hiç olmazsa, hiç değilse |
Baarem | Bari, hiç olmazsa, hiç değilse |
Baargan | Yaygaracı, şamata yapan kimse |
Baarındırma | Münakaşa ve şamataya sebep olma |
Baarınmak | Kendi kendine yüksek sesle konuşmak, öfkelenmek |
Baarışmak | Toplu halde şamata yapmak |
Baartlak | Yaygaracı, şamata yapan kimse |
Baaşlama | Bağış yapma, kusurunu hoş görme |
Baatı kara | Kötü kaderli, şanssız bahtsız |
Babaçko | İri yarı |
Babannan | Baban ile |
Babitsa | Çuvaldız |
Badiş | Ördek |
Balgan | Balgam |
Banganot | Kağıt para |
Banzırmak | Bandırmak |
Barabar | Beraber |
Barıt | Barut |
Basetmek | Fırlatıp atma, şuursuzca süratle uzaklaşma, delirme |
Başkabak | Başı açık, örtüsüz |
Bayaa | Epeyce |
Baydafa | Bedava |
Bayılmak | Çok yorulmak, aşırı takatsiz kalmak |
Bayırlık | Ağaçsız kırlık boş yerler |
Beddufa | Beddua |
Beerenki | Yakındaki, beri yandaki |
Bejbıyık | Muşmula |
Beki | Belki |
Beklemek | Sabırlık davranmak |
Belet | Bilet |
Belkim | Belki |
Bencileyin | Benim gibi |
Berekat | Bereket |
Berianna | Beri yana, bu tarafa |
Beşaaret | Çok çirkin, garip görünüşlü kişi |
Beşbeter | Besbeter |
Beşe | Hamsin, Şubattan itibaren 50 günlük kış süresi |
Beyav | Be yahu |
Bıcırgan | Sulu, çürük yara ya da meyve |
Bıdala | Budala |
Bıkaa | Bu kadar |
Bıldır | Geçen yıl |
Bıraama | Bırakma |
Bırada | Burada |
Bırr | Üşüme sesi taklidi |
Bıtırak | Pıtrak dikeni |
Bıyankaa | Bu yanki, bu taraftaki |
Bıyday | Buğday |
Bıyıl | Bu sene |
Bızaa | Buzağı |
Biaz | Beyaz |
Biigir | Beygir |
Biiude | Beyhude |
Biko | Zampara (Argoda) |
Bimbiaz | Bembeyaz |
Bireh | Vay vay, hayret ifadesi |
Birisi | Bir kimse |
Bişe | Bir şey |
Bişeecik | Bir şeycik |
Bitaa | Bir daha |
Boba | Baba |
Bobaçko | İri yapılı kişi |
Bobalanmak | Büyük ganimete konmak |
Bobalik | Üvey baba |
Bokböcee | Bok böceği |
Boklama | İftira |
Bokluk | Gübrelik, gübre yığını, çöplük |
Bonduruk | Boyunduruk |
Boşnakças | Boşnakça |
Böcü | Böcek |
Bre | Bir hitap şekli |
Brınn | Açılan kapı sesi taklidi |
Buaz | Boğaz, gırtlak |
Buazlı | Çok iştahlı |
Bubu | Çocuk dilinde yemiş |
Bubulika | Kaynatılmış buğday tanesi |
Bubuş | Çocuk dilinde taneli yemiş |
Bukaa | Bukağı, ayak bağı |
Bukaa | Bu kadar |
Bukaalanma | Hayvana bukağı vurmak |
Bukadan | Bu kadar |
Bukla | Çam kütüğünden oyma su testisi |
Buncak | Bu zamandan beri |
Bunnar | Bunlar |
Buracıkta | Hemen burada, çok yakında |
Buralı | Yerel halk |
Burayı | Buraya, burasını |
Burtarık | Asık suratlı |
Buucu | Boğucu |
Buuça | Bohça |
Buva | Boğa, tosun |
Buvaz | Beslenmesi gereken nüfus |
Buyankı | Bu yanki, bu taraftaki |
Buyurmak | Yönetmek, emretmek |
Büü | Büyü |
Büücek | Büyücek |
Büücü | Büyücü |
Büüklenme | Büyüklenme, kibirlenme |
Büülem | Böyle |
Büür | Böğür, bağır |
C
Cadı | Acuze, hortlak |
Cail | Cahil |
Calaz | Kuru mısır sapı ve yaprağı |
Cam | Pencere |
Can | İnsan, dost, yakın |
Canaabet | Cenabet, murdar, gusül abdestsiz insan |
Cece | Yenge, abla |
Ceer | Ciğer |
Cendem | Cehennem |
Cenet | Cennet |
Cepceez | Küçük cep |
Ceraat | Cerahat, irin |
Cereme | Ceza |
Cıgara | Sigara |
Cıgırdaklı | Zilli, çıngıraklı |
Cıırlama | Böceğin cırıl cırıl ötmesi |
Cınnama | Çınlama |
Cırıt | Cirit |
Cıslama | Suyun kaynama derecesine gelince çıkardığı ses |
Cıtlama | Çıtlamak, çıt çıt ses çıkarmak |
Ciciş | Çocuk dilinde güzel şey |
Cilbiz | Hasta için nişastadan yapılan hafif pide |
Comaat | Cemaat |
Curka | Çok olgunlaşmış armut veya ahlat |
Cuvap | Cevap |
Ç
Çaak | Ta ki, -ceye kadar |
Çaarmak | Çağırmak, türkü söylemek |
Çaaşır | Çakşır |
Çalınma | Tarladaki ekinin iklimden dolayı cılız kalması |
Çalpara | Parmaklaraq takılan madeni oyun zili |
Çankata | Bando takımı |
Çarpara | Oyun veya bando zili |
Çaşıt | Casus; çirkin kıyafetli, tanınmayan insan |
Çatı | Kalça kemiği |
Çatı | Kalça kemiği, çatı |
Çatkı | Yemeni, Şami, yazma, çember |
Çatlatmak | Üzmek |
Çatma | Kadın baş örtüsü, maafez, şaami, dartma |
Çatma | Kadın başörtüsü |
Çavga | Karga |
Çekel | Ucu ispatulalı saban çamuru kazıma sopası |
Çekerdek | Çekirdek |
Çekili | Çileli, kadersiz, ızdıraplı |
Çekinme | Tedirginlik, tereddüt |
Çekişme | Kavga, ağır sözle paylama |
Çekiştirme | Birinin arkasından dedikodu yapmak |
Çekme | Kahırlı hayatı kabullenmek |
Çerepene | Ekmek pişirmeye yarayan pişmiş toprak tepsi |
Çergar | Gezici Çingene |
Çergarka | Çingene kadını |
Çeşint | Çeşit |
Çeten | Saman taşımak için çubuk örgülü araba teknesi, seten |
Çevre | Kenarları işlemeli kadın mendili |
Çıbık | Çubuk, ince ağaç sopa |
Çıfıt | Yahudi |
Çıfkırma | Sataşma, çirkefin etrafa sıçraması |
Çıırılma | Davet edilme |
Çıkı | Çıkın, bohça, azık torbası |
Çıkılama | Çıkını bağlamak |
Çıkım | Bahçe toprağının bir sıralık yeri |
Çılbır | Hayvan yuları |
Çımkırık | İnsan veya hayvan pisliği, pis su, çirkef |
Çımkırma | Sataşma, çirkefin etrafa sıçraması |
Çırpı | İnce dal parçası |
Çırpılık | Yanmaya müsait kuru çalılık |
Çısmak | Susmak |
Çii | Çiğ, pişmemiş, kırağı |
Çiilenme | Kırağılanma |
Çiire | Çehre, yüz |
Çilesiz | Dertsiz, gamsız, vurdumduymaz |
Çimçirik | Şimşek |
Çimdirik | Çimdik |
Çimmek | Yıkanmak |
Çimneme | Tahılın nemden kabarıp yeşillenmesi |
Çingenka | Çingene kadını |
Çipinmek | Çocuk dilinde banyo etmek |
Çiten | Saman taşımak için çubuk örgülü araba teknesi |
Çocucak | Zavallı çocuk |
Çocuk | Erkek evlat |
Çokçana | Çokça |
Çoktankı | Uzun zamandan beri |
Çonturuk | Çocuk dilinde küçük kız cinsel organı |
Çor | Aşırı terden biriken beyaz kir |
Çotka | Ağaçtan oyma su kabı |
Çotuk | Üzüm kütüğü, budaklı ağaç kütüğü, yontularak kısaltılmış nesne |
Çölmek | Çömlek |
Çömelek | Çömelerek oturmak |
Çönmek | Bir yere davetsiz oturup kalmak |
Çöörek | Çörek |
Çöşme | Çeşme |
Çuçu | Çocuk dilinde eşek |
Çufa | Çuha kumaş |
Çulsuz | Sefil, işsiz güçsüz |
Çurçur | Az akan çeşmenin çıkardığı su sesi |
Çuuş | Çüş, merkebi durdurma komutu |
Çünkisi | Çünkü, zira |
Çüüdürmek | Küçük oğlan çocuğunun ayakta işemesi |
D
| Daa | Orman, dağ, dağ yolu |
| Daadılma | Dağıtılmak |
| Daalışma | Bölünmek, dağılmak |
| Daanık | Dağınık, yıkık |
| Daare | Tef, daire, kabran |
| Dablumbaz | Davlumbaz |
| Dadandırma | Alıştırmak, dadandırmak, özendirmek |
| Dadanma | Alışmak, dadanmak |
| Dadlı | Tatlı |
| Dalavara | Dalavere |
| Dalcaaz | Küçük ağaç dalı |
| Dalgınlaşma | Hastanın kendinden geçmesi, koma |
| Dalma | Hastanın kendinden geçmesi |
| Damar | Kişinin yaradılıştan değişmez mizacı |
| Damna | Damla |
| Damnama | Damlama |
| Damnatma | Damlatma |
| Damzırtma | Damlatma |
| Dar vakıt | Geç saat, olumsuz zaman |
| Daraşlık | Dar yer, sıkışıklık |
| Dargın | Küskün |
| Darılma | Sözlü olarak çıkışmak |
| Darmadaan | Darmadağınık |
| Dartma | Kadın başörtüsü |
| Datlı | Tatlı, baklava |
| Daul | Davul |
| Dayak | Payanda, destek |
| Dayler | Dağlar |
| Dayma | Daima |
| Debeştirme | Debreştirme |
| Delertme | Delirtme, öfkelendirme |
| Delibaş | Beyin özürlü hayvan. Tutarsız kişi |
| Delibozuk | Beyin özürlü hayvan. Tutarsız kişi |
| Delil | Kılavuz, öncü |
| Delimdeşik | Deşilmiş, parçalanmış, perişan halde |
| Dembel | Tembel |
| Demeem | Diyeceğim |
| Denilme | Anılma, ifade edilme |
| Denme | Anılma, ifade edilme |
| Dermen | Değirmen |
| Dif | Dev |
| Dii mi | Değil mi |
| Diidirmek | Değdirmek |
| Diil | Değil |
| Diinek | Değnek, |
| Diiren | Diğren, harmanda sapları yaymak ve toplamak için ucu çatallı alet |
| Diişik | Değişik, hilkat garibesi, nişan |
| Diişimek | Hastanın ölüm komasına girmesi |
| Diivermek | Deyivermek, demek, söylemek |
| Dikilmek | Karşı koymak, kafa tutmak, ayakta hareketsiz durmak |
| Dingilmek | Takla atmak |
| Dirmen | Değirmen |
| Dizce yüreme | Diz üstü yürüme |
| Dodak | Dudak |
| Dodomisko | Erkek hindi |
| Dokunma | Sataşmak, vurmak |
| Dolayan | Etraf. Çevre |
| Dopuz duuru | Dosdoğru |
| Doyuncak | Doyuncaya kadar |
| Dozdolay | Çepeçevre |
| Dölek | Kelek |
| Dudu | Abla |
| Dudukuşu | Tuti, papağan |
| Duu | Doğu |
| Duum | Doğum |
| Dübek | Dibek |
| Dünekaa | Düne kadar |
| Düşmek | Hastanın komaya girmesi |
| Düület | Devlet |
| Düüme | Düğme, dövme |
| Düün | Düğün |
| Düüvermek | Deyivermek |
| Düzgün | Makyaj |
| Düzme | Şiir, ağıt, mani gibi irticalen söylenen şeyler |
E
| Ederlez | Hıdırellez, Hızır-İlyas |
| Eer | Eğer |
| Ekmeenne | Ekmeğin ile |
| Ekti | Asalak kimse, davetsiz ziyafete gelen, her şeyi canı çeken kimse |
| Ektilik | Bedava ve bol yiyecek |
| Eldifen | Eldiven |
| Elespit | Bisiklet |
| Em de | Hem de |
| Emdirme | Emzirme |
| Emencecik | Hemen, aynı anda |
| Emencik | Hemen, aynı anda |
| Emeşil | Yemyeşil |
| Emiş | Yemiş |
| Encaamında | Sonunda |
| Encek | Köpek yavrusu |
| Endek | Hendek |
| Endeze | Endaze |
| Enice | Yenice |
| Enser | Elle yapılmış köşeli uzun demir çivi |
| Epicii | Hepsi (İnsan topluluğu için) |
| Epiice | Epeyce |
| Epizeni | Yepyeni |
| Epsi | Hepsi |
| Epten | Hepsi birden, tamamen, birlikte |
| Er | Her |
| Er vakıt | Her zaman |
| Erbir | Her biri |
| Erkenki | Önceki |
| Erkez | Herkez |
| Esap | Hesap |
| Ese | Esasen, yoksa, oysa ki, halbuki, |
| Ese’se | Yoksa, oysa ki, halbuki |
| Espit | Bisiklet |
| Eşermek | Yeşermek |
| Eşkere | Aşikâre, açık açık, aleni |
| Eter | Yeter, kâfi |
| Etiştirmek | Yetiştirmek |
| Evallaa | Eyvallah |
| Evcek | Hane halkının tamamı ile birlikte |
| Evel | Evvel |
| Evez | Heves, istek, özlem |
| Evvaa | Eyvah |
| Eyam | Eyyam, bir zamanlar, günler |